کات (0.00354 دووةم)
  • ئەنجام: ( 1
  • بۆ 7
  • ليرەوە 7
  • )
#1

Interpretation of ( الصافات 15 ) لة Turkish بة Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." ] - Interpretation of ( As-Saaffat 15 )

[ وَقَالُوا إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ ] - الصافات 15

وةرطيَران ئایەت | 3803 نوسةر | Yasar Nuri Ozturk زمانى | Turkish
#2

Interpretation of ( المدثر 24 ) لة Turkish بة Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil." ] - Interpretation of ( Al-Muddathir 24 )

[ فَقَالَ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ ] - المدثر 24

وةرطيَران ئایەت | 5519 نوسةر | Yasar Nuri Ozturk زمانى | Turkish
#3

Interpretation of ( القصص 36 ) لة Turkish بة Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Bunun ardından Musa onlara açık-seçik ayetlerimizi getirdiğinde onlar şöyle dediler: "Uydurulmuş bir büyüden başkası değil bu. İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık." ] - Interpretation of ( Al-Qasas 36 )

[ فَلَمَّا جَاءَهُمْ مُوسَى بِآيَاتِنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهَذَا فِي آبَائِنَا الْأَوَّلِينَ ] - القصص 36

وةرطيَران ئایەت | 3288 نوسةر | Yasar Nuri Ozturk زمانى | Turkish
#4

Interpretation of ( الأنعام 7 ) لة Turkish بة Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." ] - Interpretation of ( Al-An'am 7 )

[ وَلَوْ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ كِتَابًا فِي قِرْطَاسٍ فَلَمَسُوهُ بِأَيْدِيهِمْ لَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ ] - الأنعام 7

وةرطيَران ئایەت | 796 نوسةر | Yasar Nuri Ozturk زمانى | Turkish
#5

Interpretation of ( سبأ 43 ) لة Turkish بة Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Ayetlerimiz açık-seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam, atalarınızın kulluk/ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen biriden başkası değil." Şunu da söylerler: "Bu, düzenlenmş bir yalandan/iftiradan başka şey değildir." Hakkı inkâr edenler, o kendilerine geldiğinde şöyle demişlerdir: "Açık bir büyüden başka şey değil bu!" ] - Interpretation of ( Saba 43 )

[ وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَذَا إِلَّا رَجُلٌ يُرِيدُ أَنْ يَصُدَّكُمْ عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُكُمْ وَقَالُوا مَا هَذَا إِلَّا إِفْكٌ مُفْتَرًى وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ ] - سبأ 43

وةرطيَران ئایەت | 3649 نوسةر | Yasar Nuri Ozturk زمانى | Turkish
#6

Interpretation of ( هود 7 ) لة Turkish بة Yasar Nuri Ozturk - tr

[ O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz, sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir." ] - Interpretation of ( Hud 7 )

[ وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَلَئِنْ قُلْتَ إِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ ] - هود 7

وةرطيَران ئایەت | 1480 نوسةر | Yasar Nuri Ozturk زمانى | Turkish
#7

Interpretation of ( المائدة 110 ) لة Turkish بة Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu." ] - Interpretation of ( Al-Ma'idah 110 )

[ إِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتِي عَلَيْكَ وَعَلَى وَالِدَتِكَ إِذْ أَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنْفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي وَتُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتَى بِإِذْنِي وَإِذْ كَفَفْتُ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَنْكَ إِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ ] - المائدة 110

وةرطيَران ئایەت | 779 نوسةر | Yasar Nuri Ozturk زمانى | Turkish