Masa Jalan (0.00401 saat)
  • Keputusan: ( 11
  • sehingga 20
  • daripada 21
  • )
#11

Tafsiran ( Al-A'raf 20 ) dalam Turkish oleh Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: "Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir." ] - Tafsiran ( Al-A'raf 20 )

[ فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِنْ سَوْآتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ إِلَّا أَنْ تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ ] - الأعراف 20

Perihal terjemahan Ayat | 974 Pengarang | Yasar Nuri Ozturk Bahasa | Turkish
#12

Tafsiran ( Hud 12 ) dalam Turkish oleh Turkish Transliteration - tr

[ fele`alleke târiküm ba`ḍa mâ yûḥâ ileyke veḍâiḳum bihî ṣadruke ey yeḳûlû levlâ ünzile `aleyhi kenzün ev câe me`ahû melek. innemâ ente neẕîr. vellâhü `alâ külli şey'iv vekîl. ] - Tafsiran ( Hud 12 )

[ فَلَعَلَّكَ تَارِكٌ بَعْضَ مَا يُوحَى إِلَيْكَ وَضَائِقٌ بِهِ صَدْرُكَ أَنْ يَقُولُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ جَاءَ مَعَهُ مَلَكٌ إِنَّمَا أَنْتَ نَذِيرٌ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ ] - هود 12

Perihal terjemahan Ayat | 1485 Pengarang | Turkish Transliteration Bahasa | Turkish
#13

Tafsiran ( Al-An'am 50 ) dalam Turkish oleh Turkish Transliteration - tr

[ ḳul lâ eḳûlü leküm `indî ḫazâinü-llâhi velâ a`lemü-lgaybe velâ eḳûlü leküm innî melek. in ettebi`u illâ mâ yûḥâ ileyy. ḳul hel yestevi-l'a`mâ velbeṣîr. efelâ tetefekkerûn. ] - Tafsiran ( Al-An'am 50 )

[ قُلْ لَا أَقُولُ لَكُمْ عِنْدِي خَزَائِنُ اللَّهِ وَلَا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلَا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ ] - الأنعام 50

Perihal terjemahan Ayat | 839 Pengarang | Turkish Transliteration Bahasa | Turkish
#14

Tafsiran ( Al-An'am 50 ) dalam Bosnian oleh Mustafa Mlivo - bs

[ Reci: "Ne kažem vam: 'Kod mene su riznice Allahove', niti 'Znam nevidljivo', i ne kažem vam: 'Uistinu, ja sam melek." Slijedim samo šta mi se objavljuje." Reci: "Je li isto: slijepac i ko vidi? Pa zar nećete razmisliti?" ] - Tafsiran ( Al-An'am 50 )

[ قُلْ لَا أَقُولُ لَكُمْ عِنْدِي خَزَائِنُ اللَّهِ وَلَا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلَا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ ] - الأنعام 50

Perihal terjemahan Ayat | 839 Pengarang | Mustafa Mlivo Bahasa | Bosnian
#15

Tafsiran ( Hud 12 ) dalam Bosnian oleh Mustafa Mlivo - bs

[ Pa možda bi ti izostavio dio onog šta ti se objavljuje, i stijesnile time grudi tvoje, što govore: "Zašto mu se ne spusti riznica ili ne dođe s njim melek?" Ti si samo opominjač, a Allah je nad svakom stvari Zaštitnik. ] - Tafsiran ( Hud 12 )

[ فَلَعَلَّكَ تَارِكٌ بَعْضَ مَا يُوحَى إِلَيْكَ وَضَائِقٌ بِهِ صَدْرُكَ أَنْ يَقُولُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ جَاءَ مَعَهُ مَلَكٌ إِنَّمَا أَنْتَ نَذِيرٌ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ ] - هود 12

Perihal terjemahan Ayat | 1485 Pengarang | Mustafa Mlivo Bahasa | Bosnian
#16

Tafsiran ( Hud 12 ) dalam Turkish oleh Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Belki de sen; onlar, "Ona bir hazine indirilseydi, yahut beraberinde bir melek gelseydi ya!" diyorlar diye göğsün sıkışıp daralarak, sana vahyedilmekte olanının bir kısmını terk etmeye kalkarsın. Gerçek olan şu ki, sen sadece bir uyarıcısın. Allah ise her şey üzerinde bir Vekîl'dir. ] - Tafsiran ( Hud 12 )

[ فَلَعَلَّكَ تَارِكٌ بَعْضَ مَا يُوحَى إِلَيْكَ وَضَائِقٌ بِهِ صَدْرُكَ أَنْ يَقُولُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ جَاءَ مَعَهُ مَلَكٌ إِنَّمَا أَنْتَ نَذِيرٌ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ ] - هود 12

Perihal terjemahan Ayat | 1485 Pengarang | Yasar Nuri Ozturk Bahasa | Turkish
#17

Tafsiran ( Al-Baqarah 102 ) dalam Turkish oleh Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek/iki melik üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhirette hiçbir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi! ] - Tafsiran ( Al-Baqarah 102 )

[ وَاتَّبَعُوا مَا تَتْلُو الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَكِنَّ الشَّيَاطِينَ كَفَرُوا يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولَا إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُمْ بِضَارِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُوا لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْا بِهِ أَنْفُسَهُمْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ ] - البقرة 102

Perihal terjemahan Ayat | 109 Pengarang | Yasar Nuri Ozturk Bahasa | Turkish
#18

Tafsiran ( Yusuf 31 ) dalam Turkish oleh Yasar Nuri Ozturk - tr

[ Kadın onların oyunlarını işitince, onlara haber gönderdi. Kendilerine, yaslanarak yiyebilecekleri bir sofra hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. Yûsuf'a: "Karşılarına çık!" dedi. Nihayet Yûsuf'u görünce onu öylesine yücelttiler ki, kendilerinin ellerini kestiler. Şöyle dediler: "Aman Allahım! Bu bir insan değil; asil bir melek bu!" ] - Tafsiran ( Yusuf 31 )

[ فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ سِكِّينًا وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّ فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلَّهِ مَا هَذَا بَشَرًا إِنْ هَذَا إِلَّا مَلَكٌ كَرِيمٌ ] - يوسف 31

Perihal terjemahan Ayat | 1627 Pengarang | Yasar Nuri Ozturk Bahasa | Turkish
#19

Tafsiran ( Yusuf 31 ) dalam Bosnian oleh Mustafa Mlivo - bs

[ Pa pošto je čula spletku njihovu, posla po njih i pripremi za njih naslonjač, i dade svakoj od njih pojedinačno nož i reče: "Izađi pred njih!" Pa pošto ga vidješe, zadiviše mu se i posjekoše ruke svoje i rekoše: "Hašelillah! Nije ovo čovjek, ovo je jedino melek plemeniti." ] - Tafsiran ( Yusuf 31 )

[ فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ سِكِّينًا وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّ فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلَّهِ مَا هَذَا بَشَرًا إِنْ هَذَا إِلَّا مَلَكٌ كَرِيمٌ ] - يوسف 31

Perihal terjemahan Ayat | 1627 Pengarang | Mustafa Mlivo Bahasa | Bosnian
#20

Tafsiran ( Hud 31 ) dalam Bosnian oleh Mustafa Mlivo - bs

[ I ne kažem vam: 'Kod mene su riznice Allahove', niti 'Znam nevidljivo', i ne kažem: 'Uistinu, ja sam melek.' I ne govorim onima koje preziru oči vaše (da) im Allah neće dati dobro. Allah je Najbolji znalac onog šta je u dušama njihovim. Uistinu, ja bih tad bio od zalima." ] - Tafsiran ( Hud 31 )

[ وَلَا أَقُولُ لَكُمْ عِنْدِي خَزَائِنُ اللَّهِ وَلَا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلَا أَقُولُ إِنِّي مَلَكٌ وَلَا أَقُولُ لِلَّذِينَ تَزْدَرِي أَعْيُنُكُمْ لَنْ يُؤْتِيَهُمُ اللَّهُ خَيْرًا اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا فِي أَنْفُسِهِمْ إِنِّي إِذًا لَمِنَ الظَّالِمِينَ ] - هود 31

Perihal terjemahan Ayat | 1504 Pengarang | Mustafa Mlivo Bahasa | Bosnian